Anti-kapitalist (aslında tüm -izm'lere karşıyım) bir insanım (nicki the dude olan bir insandan da daha ne bekleyebilirdiniz ki?) ve benim gibi düşünenleri de çok takdir ediyorum. Ekşi sözlükten "queen of the damned" diye biri biraz da sıkmayla karışık iyi kusmuş ama. Buyrun okuyunuz:
kapitalizmin maaşlı kölesi olmayı hayatının amacı edinmiş gafil koyun sürülerinin gerçekleştirdiği eylem. aklım almıyor, sikindirik bir cubicle hapishanesinde günde 8-9 saat oturmak için yıllarca dirsek çürütmeyi, alengirli cv'ler yazıp grantualet giyinip gidilen iş görüşmelerinde ezilip büzülüp terleyerek bir cubicle kapmak için o kadar kasmayı.
bu cubicle denen zımbırtıya son zamanlarda kafayı takmş durumdayım. yaptığım araştırmalara göre bu iğrenç, insanlık dışı, insan doğasına aykırı modern hapishane hücresi bozuntusu, 1968 yılında icat edilmiş, ve bunun mucidi de icat ettiği şeyin yıllar içinde corporate america tarafından benimsenip arı kovanı gibi cubicle tarlası haline dönüştüğünü görünce isyan etmiş ve ölmeden önce kendi icat ettiği şeye lanetler okumuş.
yani şimdi sen yıllarca okuyup diplomalar alıyorsun, kariyer yapıyorum diye götünü paralıyorsun, ve kariyer dediğin şey de günde en az 8 saat, bazı fil yarrağı yutasıca şirketlerde cumartesileri dahil o sikimtronik, hapishane hücresinden bile beter göt kadar hücrelerde bir sürü insanla kıç kıça oturup patronu zengin etmek için eşşekler gibi çalışıp hayatının en güzel yıllarını ziyan etmek. sen o klostrofobik, siktiriboktan hücrende güneşin yüzünü bile görmeden kanserojen, berbat floresan ışıkları altında, kan ter içinde falan tps raporunu, filan proje sunumunu yetiştirmek için tırmalarken patronun kokoş karısı son model cipiyle geziyor, metresleri akmerkez'de, nişantaşı'nda aylak aylak fink atıyor, fuck buddy'leri falan spa'da yosunlu masaj yaptırıyor, o aklına geliyor mu hiç? bütün hafta, her tanrının günü 8-9 hatta 10 saat götünü yırt, o it bağlasan durmayacak göt deliği kadar hücreye 3 kuruş maaş için kendini hapset, cuma geceleri de ortamlara akıp hayvan gibi iç, senede 2 haftacık izninde nereye gitsem acaba diye kafayı ye (2 haftada kaç yeri gezip görme şansın var ki? milletin 2 ayda gezemediği avrupa'yı 2 haftada nah gezersin....)
bir cuma gecen var eğlenecek, malum eğlenmek adamı çalışmaktan daha fazla yorar, bütün hafta hele de fazla mesai yaptınsa en azından 1 gün olsun dinlenmen lazım ki pazartesi işe dinç kafayla gidebilesin. cumartesi gecesi kafadan gitti, geriye bir cuma gecesi kaldı. 1 gece eğlenebilmek için 5 gün, 2 hafta tatil yapabilmek için bütün sene çalış (neyse ki türkiye'desin, ramazan-kurban tatillerini 9 gün yapıyorlar, abd'de o da yok, 2 haftan var sadece) lan bu mu hayat? böyle boktan hayat mı olur? 20'lerinde, 30'larında gençliğinin en güzel, en verimli çağında böyle ömür mü çürütülür? bir de stockholm sendromuna tutulmuşlar ebleh koyun sürüleri, bunu bir bok sanıyorlar, kariyer yapıyoruz diye seviniyorlar, plaza kafeteryasındaki öğle yemeklerinde bangır bangır raporlardan, analizlerden, daha bir sürü sikimtronik iş konularından şişine şişine bahsediyorlar. (hay sizin aklınızı sikeyim!)
bir de böyle kafayı çizmiş tipler var ki, o siktiğimin mapus hücresini evi gibi benimsiyor, bir araba zamazingoyla dekore ediyor böyle bütün sülale albümü duvarlarda, posterler, süsler, masasında oyuncaklar, biblolar, falan filan. abd'de iyice abartıp bokunu çıkaranlar var, bıraksan adam evden pijamalarını da getirecek, o sikimtronik hücre azıcık daha büyük olsa portatif yatak falan atacak, orada yatıp kalkacak amına koyim. hasta mısınız oğlum, manyak mısınız, mazoşist misiniz? tecavüzcüsüne aşık olan mağdurlardan daha acınası bir durumda olduğunuzun farkına ne zaman varacaksınız?
ben de bir zamanlar oturdum böyle sikimtronik kübiklerde, 10 senelik corporate america hayatımda toplasan 4 senemi falan geçirmişimdir, ve iş hayatımın son 5 senesi de kendi evimin rahatlığında telecommute ederek geçti. kübik cehennemi, borg kolektifi kılıklı siktiğimin şirket ortamından nereden baksan 5 senedir uzağım anlayacağınız. ona rağmen aklıma geldikçe içim kararıyor, hafakanlar basıyor, elime baltayı alıp kübik paralayasım geliyor. son çalıştığım kübik ortamlarından biri çok çok büyük, kendi alanında tekel olmak üzere olan acımasız bir şirketin ofisiydi, ve burada müdürlerin özel ofisleri dahil ofis binasının büyük bir kısmı hiç güneş almıyordu. öyle bir ortam ki, millet sigara molası ayağına dışarı çıkıp azıcık güneş görebilmek için sigaraya başlamıştı. evet maaşlar çok iyiydi, ama parayla saadet olmuyor işte. millet hızla ruh hastası oluyor, ofiste kavgalar çıkmaya başlamış, millet birbirini gırtlaklayacak hale gelmiş, kölelerin yarısı deli gibi prozac yutuyor, baktılar işler boka sarıyor kölelerin bir kısmını tamamen telecommute, bir kısmını kısmi telecommute yaptılar, herhangi bir mesai gününde kübiklerin yarısı boş kalacak şekilde ayarladılar. bu bahsettiğim yerde senede 85.000 dolar maaş alıyordum ben -ki abd için hele de güney eyaletleri için çok iyi paradır, milletin 30.000 dolara çok süper maaş dediği bi yerde yaşıyorum bir de-, ve o siktiğimin kübiğinde haftada sadece 3 gün oturuyordum, buna bile zor dayanıyordum. iyi iş çıkaran kölelerden biri olduğum için ödül olarak full time telecommute oldum, 3-5 ayda bir falan proje almak için ofise uğruyordum, ve o 5-6 ayda bir 2-3 güncük kübiğe gidip oturmak bile beni hasta etmeye yetiyordu, öyle ki son gittiğim 2 keresinde de bünyem kaldırmayıp hasta oldum acile gitmek zorunda kaldım. e tabii alışmışım mis gibi dışarıda takılmaya, haftada 3-4 gün sortiye çıkan her gün saatlerce yerden binlerce feet yüksekte takılan bir insanım yani, pilot lisansı almışım, bu saatten sonra nasıl tahammül edeyim ben o borg kolektifine rahmet okutan, kabus gibi ofis ortamına? göklerde süzülen bir kartalı alıp göt kadar bir kafese tıksan o da hasta olur.
ben hep ölesiye nefret ettim bu siktiğimin kübiklerinden, hiçbir ofiste en ufak bir dekorasyon falan koymadım, öyle dümdüz tertemiz bıraktım, geçici bir çile doldurma süresi olarak gördüm. baktım böyle olmayacak, oturdum bütün boş zamanlarımda eşşek gibi çalıştım, çabaladım meslek değiştirip o götüne koyduğumun boktan kübik cehenneminden kurtulmak, hayatımı bütün gün bir hapishanenin duvarlarına, bilgisayar ekranından akan siktiğimin çıktılarına değil, kuş bakışı manzaralara karşı mesai yaparak kazanmamı sağlayacak bir meslek edinmek için. 4 sene mühendislik okuyup diploma almışız, gele gele geldiğin nokta mısır'da piramit yapan kölelerden beter bir mapus ortamı olacaksa sikerim ulan öyle kariyeri dedim, bu yaşımda meslek değiştirdim. (lan ayrı bir tür manyağım ben de, türkiye'de milletin evde kaldık diye eteklerinin tutuştuğu bir yaşta, artık kariyerin oturduğu iyice tecrübe kazanılıp meslek erbabı olunan bir yaşta, herkes gibi zengin koca aramak ya da kariyere kasıp müdür olmaya oynamak falan dururken meslek değiştirmeyle kafayı bozup işten atılmayacak kadar minimum iş yapıyorum, mesai bitti mi de yallah ineklemeye.... millet cuma, cumartesi geceleri ortamlara akarken ben ya evde jeppesen videolarını izliyorum, ya saat dolduracam diye sortilere çıkıp tanrıların siktir ettiği dağ başlarına uçuyorum...)
şimdi plazalarda kübiklere tıkılıp bir avuç orospu çocuğu zengin safa pezevengi daha da zengin olsun, iq'su ayakkabı numarası kadar olmayan, fındık kadar beyni solaryumda pişmiş sikimsonik metreslerine 20.000 dolarlık kürkler, 50.000 dolarlık cipler alsın, salak karılardan peydahladıkları şımarık piçlerini yale'e okumaya yollasın altlarına birer ferrari çeksin diye, gerdire gerdire japon köselesine dönmüş suratlarına dokuz kat boya sıvayan kokoş karıları bilmem nerede alışverişlere gitsin diye götünü yırta yırta çalışan, patronun gözüne gireyim terfi alayım diye bir araba fazla mesailere kalan, cumartesileri millet aylak aylak götünü gezdirip piknik yaparken o siktiğimin kübüne tıkılıp iş yetiştirmeye kasan akılsız kölelere götümle gülüyorum. sizin bir senelik maaşınızdan fazlası o siktiğimin orospu çocuğu patronlarınızın gerizek metreslerinin 1 senelik spa kulübü parasına yetmiyor. ayrıca sen patronun gözüne gireyim diye eşşek gibi çalışıyorsun ama, o terfiyi ve bonusu sana değil de sikini ağzına ilk alacak şabalak karıya verecek, haberin yok.
devam et sen, kariyer yapıyorum diye kas, cuma geceleri cihangir barlarına akmayı eğlence san, senede 2-3 haftalık izni bir bok sanmaya devam et. patron en ufak bir hıklamada metreslerinin alışveriş masrafından kısmak yerine seni işten çıkardığında da yeni bir kübik hapishanesine maaşlı köle olmak için otur cv yazmaya kas, kariyer seminerlerine para dök, lacilerini çekip iş görüşmelerine git. nihayet aklın başına gelip uyandığında hayatının en güzel yılları bir daha geri gelmemek üzere ziyan olmuş gitmiş olacak. artık emekliliğinde gider maceralar yaşarsın, avrupa'nın tozunu atar manitaları beşer beşer götürürsün, daha neler neler yaparsın amına koyim. morukladığın zaman rahat edeceksin, o siktiğimin havasız, sağlıksız, her tür kanserojen madde ve dalgayı içeren mapushanesinde geçirdiğin yılların yan etkisi olarak kalp yetmezliği, kanser, beyin tümörü falan kapmayan şanslı azınlığa mensup olanlardan biriysen yani.
(bkz: gerçekle yüzleştirme dairesi hayal kırma masası)
(queen of the damned, 31.08.2009 07:32 ~ 07:59)
No comments:
Post a Comment
spammers will be brutally bashed and DBAC (don't be a cunt)